Bu tepenin adı Yekler ve bu benim imgem. Tüm yaşlarımın, yaşadıklarımın ve yaşamadıklarımın, bana ait tüm hissiyat ve duyguların ve davranışlarımın aidiyeti burası.
Ne kadar derine indiğini bilmediğim köklerimin burada olması bu duygularımda etkilidir bence. Mesela dedemin annesinden kalan tek bir fotoğrafa ve ondan kalan turuncu tek düğün kıyafetine bakınca hissettiklerim ile onun bu tepeye baktığında hissettiklerin de bir bağ olmalı derim kendime.
Bu yaz topladığım elmaları babaanne tecrübesiyle pekmeze dönüştürürken kaynayan kazanın manzarası da, bilgeliği de bu tepeye karşı. Bütün senenin emeği fındıkları kurutmaya serdiğimizde mahsulün hesaplarını yaparken terimizi sildiğimiz an da...
Mevsimler değişirken geçişlerine ilk tanıklık ettiğimiz. Tepesine kar düştü geldi kar, ağaçların rengi değişti işte sonbahar, yeşiller canlandı ilkbahar. Köyün çatısı gibi adeta, olmasa açıkta kalacak gibi.
En keyifli tarafı da, yani benim için; rakı kadehini onun için kaldırdığım, biramı zirvesi ile tokuşturduğum, memlekete ilk gittiğimde ilk görmek istediğim, ayrılırken bir kez daha bakarak yola çıktığım...
Sabahları günaydın, geceleri gölgesine sığınılan. Karadeniz yağmurlarında bulutlarına gizlenirken dahi heybetinden güç kaybetmeyen... Belki de benim böyle görmek istediğim, bana ve bana ait olanlara dair bir imge.
Kendinize ait bir imge bulun yada yaratın. İhtiyacınızın olduğu zamanlar mutlaka olacaktır. Bazen çekilmez olduğunda anlarınız ona koşun ve "yaşıyorum" diye bağırın, bu iyi gelebiliyor...
Comentarios